Kartozlarının Yere Düşerken Çıkardığı Sesler

30 Eylül 2012 Pazar

Ronan: Mavi Gözlü Çocuk

Çok sıkı bir Taylor Swift hayranı değilimdir. Onu dinlerim çünkü sesi ve narin müziği rahatlatır, hiçbir endişe bırakmadan aklı temizler. Bu yeteneğine rağmen ne kadar mütevazi bir tavrı olduğundan da haberim var, bunu da takdir ederim. Ayrıca o kadar güzeldir ki resimlerine bakarken kıskanmayı bile unuturum.
Geçenlerde bir yerlerde Taylor Swift'in müzik listelerinde hit olmuş şarkılarını gösteren bir çizelgeye denk geldim. Güncel bir listeydi ve ilk ikiyi onun şarkıları kapmıştı. Şarkılardan birinin adı Ronan'dı.
Ronan... Acaba neyle ilgili, diye düşündüm. Oturup araştırdım. Şimdi Ronan yalnızca Taylor Swift'in ilk sıradaki şarkısı değil, o artık maviliklerle dolu bir hüzün.
Ronan 4 yaşındayken kanser yüzünden ölmüş bir minik. Bu miniğin annesi blog yazarı ve bloğunda oğlundan, onun verdiği savaştan bahsediyor. Anlaşılan o ki Maya denen bu kadın oğlunu deli gibi seviyor.


Taylor, bu ufaklık öldükten sonra kadının bloğunu okuyor ve çok etkilenerek onlar için bir şarkı yazıyor, kaydediyor, albümüne koyuyor, sonra kanserle savaşmak adına düzenlenmiş bir konserde söylüyor. Şarkının sözleri dokunuyor insana, melodisi kalp titretiyor. Ama asıl özelliği Taylor'ın kocaman yüreğinden dökülen bu şarkının dünyanın öbür ucundaki insanları bile ağlatabilmesi, bu çocuğun hikayesinin onu dilini bile bilmeyen kişilere ulaşabilmesi.
Mavi Kartozu bu şarkıyı dinlerken anlıyor ki hayat çok kısa ve... Taylor Swift dünyadaki en muhteşem insanlardan biri.
Şarkı arkadan çalıyor, ben de bunu yazıyorum. Ha bir de ağlıyorum sessizce.
Çünkü Taylor diyor ki;
"Ne olmuş senin giydiklerini saklıyorsam? İçinde büyüyemeceklerini?"


Taylor söylerken sesi titriyor, ağlamamak için kendini zor tutuyor. Zaten konser çıkışında da annesinin elini tutarak hüngü hüngür ağlıyor.
Kocaman bir kalbe sahip Taylor'a bütün maviliğiyle teşekkürlerimi gönderiyorum. Bizi mavi gözlü çocuk Ronan'la tanıştırdığı için...


9 Eylül 2012 Pazar

Nice Guy'ı Maviye Bulamak İstiyorum!

Son zamanlarda dram seven Koretaların çoğu deli gibi Nice Guy için gün saymaktalar. Nice Guy dediğimiz dizi başlamadan kendine muazzam ün yapmış bir KBS dizisidir.
Daha önce de söylediğim gibi KBS dizileri beni her zaman daha çok ağlatmıştır, buna rağmen son bölümlere doğru çiğnedikçe tadı kaçan şekerli sakızlara benzerler. Yine de Nice Guy için beklentilerim çook yüksek!
Konu itibariyle geçenlerde Kore'de ödül almış Ezel'e fazlasıyla benzese de onun gibi bir fiyaskoyla sonuçlanmayacağı ümidini taşıyorum.
Senaryoya göre ana karakter sevdiği kadının ihanetine uğrayıp iftirayla hapse giriyor. Sonra da suçsuz, masum ve bir o kadar da kırılgan bir kadını intikam almak için kullanıyor.
Song Joong Ki ya bu adam! Nasıl birini kullanabilir? O tombiş yanaklarıyla nasıl kötü adam olabilir? "Bu yanlış seçim!" dedim ilk kez adını gördüğümde. Sonra afişe bir baktım. Bu tatlı adamın karanlık bakışlar fırlatması hoş bir görüntü oluşturmamış mı sizce de? Tatlı-kötü çocuğumuzu izlemek için sabırsızlanıyorum!



Gördüğünüz gibi komedi deyince adı geçen My Girl gibi bir dizide kötü kadını oynayan Park Si Yeon burda da hiç çekinmeden kötü kadın oluvermiş işte.
Ah ve -tabii ya!- The Princess Man, It's Okay Daddy's Girl gibi dramaların vazgeçilmez saf, masum, ağlak kızı Moon Chae Won da burada. Bu rol için ne kadar da yakışmış öyle... Ama siz de fark ettiniz mi? Sözünü ettiğimiz iki dizide de tıpkı bu afişte takındığı yüz ifadesini takınmış. Yapımcıların hoşuna gitmiş olmalı!
Asıl sorunsa tanıtım yazısında "başarılı iş kadını" olarak adı geçen sevgili ağlak kızımızın Gumiho ve 49 Days'deki koma kızının beyaz elbisesinden giymiş olması. Bana pek de "başarılı iş kadını" gibi gelmedi, ne yazık ki! Daha çok her an aptalca tepkiler verebilecek ve sürekli "Et istiyorum!" diye bağırabilecekmiş gibi gözüküyor. Umarım bu fikrimi değiştirir yapımcılar... Çünkü böyle karanlık bakan bir adamın intikamına sürekli taş koyacak aptallıklar yapacağını düşünerek diken üstünde izlerim diziyi. Bu da sürekli olarak puan kaybetmesine sebep olur.
Her neyse... Dizi başlamadan kuruntularımla bunu mahvetmek istemiyorum.
Hadi bu yazıyı "İyi Çocuk"un bir fotoğrafıyla sonlandıralım. 12 Eylül'de Nice Guy'ı mavilemek dileğiyle!