Kartozlarının Yere Düşerken Çıkardığı Sesler

20 Ocak 2015 Salı

Taiyo No Uta - Mavi Güneş

Merhabalar!
Bugün şu son yılda yaşadığım en boş günlerden biriydi ve iki haftadır içimde olan boşluğu doldurma kararı aldım. Bana gereken biraz hüzün ve gözyaşıydı. Sabah Whisper of The Heart isimli harika bir anime film izledikten sonra akşama doğru sürekli başlayıp hiçbir zaman 15 dakikadan fazla izleme fırsatı bulamadığım Taiyo No Uta filmini izlemeye başladım. Zannediyorum Türkçe'ye Güneşe Ağıt ismiyle çevrilmiş bu film.
Filmimizin konusundan kısaca bahsedecek olursak...
Ana karakterimiz Amane Kaoru. "16 yaşında, ailesiyle yaşıyor, müzikten hoşlanır, biraz hiperaktiftir, erkek arkadaşı yok daha önce de olmamış, en sevdiği hayvan çita, muzu seviyor, en sevdiği şarkıcı kısmına hiç girmesek daha iyi çünkü çok fazla var."
Bütün bu ayrıntıları geçersek de çok şirin bir kız olduğunu söyleyebiliriz. Ne yazık ki bu şirin kızın bir hastalığı var, bu hastalık yüzünden güneş ışığına çıkamıyor. Tüm hayatını gündüzleri pencereden dışarı bakarak, geceleriyse sokakta şarkı söyleyerek geçirmiş. Pencereden bakarken görmeye alıştığı, bir süre sonraysa yollarını beklediği şapşal bir çocuk var bir de.
İsmi Fujishiro Kouji. "Kız arkadaşı yok. Sörf yapmaktan hoşlanıyor." En az Kaoru kadar şirin bir çocuk ve Kaoru'nun kuzeninin üstüne basa basa söylediği gibi çok aptal.
Bir gece Kaoru yine şarkı söylemek için dışarı çıktığında uzun zamandır izlediği bu çocuğu görüyor ve yanında oturup onu dinleyen kuzenini umursamadan koşup peşine takılıyor. Bir süre takip ettikten sonra bakıyor çocuğun duracağı yok arkasından ittirip düşüyor çocuğu ve sonra az önce girişte anlattığım saçma sapan şeyleri saymaya başlıyor. Kuzeni gelip kolundan tutana kadar da çocuğu korkutacak bir coşkuyla bunu yapmaya devam ediyor.
Biraz kuzeniyle sohbet ettikten sonra Kouji ve kuzeninin aynı okulda olduğunu fark ediyorlar. Kuzeni okulda Kouji'nin videosunu çekiyor ve Kaoru'ya getiriyor. Kaoru videoyu, daha doğrusu videoları izledikten sonra yine gece şarkı söylemeye gidiyor. Bu sefer kendi penceresinin gördüğü, çocuğun her sabah gelip oturduğu yerde söylüyor şarkılarını.
Sonra birdenbire karşısında Kouji beliriyor. Şarkısını baya bir övdükten sonra konuşuyorlar ve arkadaş oluyorlar.
Hayatımda izlediğim en güzel filmdi diyemeyeceğim, yalnızca güzel bir filmdi. Ama ihtiyacım olan şey tam olarak buydu. Sıcacık, yumuşacık bir sesle söylenen; kollarında güvenle uyuyabileceğiniz bir şarkı gibiydi.
Kaoru'ya can veren kişi şarkıcı Yui, onu daha önceden tanıyordum ve gerçekten bu role çok uygun biri. Şeker kazanına düşmüş gibi. Rol arkadaşı da gerçekten çok sevimli bir adam gülümsediği zaman insanın içinde bir şeyler titretiyor, ağladığı zamansa kalp kırıyor.
Peki izlediğim en iyi filmler listesine bile girmiyorsa neden yazısını yazdım bu filmin? Çünkü içimdeki boşluğu doldurmaya yetti. O listeye girmeyebilir ama başım sıkıştığında izlenecek filmler listesine girdi.
Belki sizin de işinize yarar diye söylüyorum.
Bu film rengi solan kalbimi zarif fırça darbeleriyle yeniden maviye boyadı.
Eğer sizin de bildiğiniz usulca sokulan ve iyileştiren filmler varsa lütfen bana da söyleyin. Son zamanlarda moda olan aksiyon filmlerini kafam kaldırmıyor.

Siz de fark ettiniz değil mi? Buraya uğramaya uğramaya yazmayı unutmuşum. Neyse yakın zamanda olmasa da eninde sonunda telafi edeceğim.
Daha fazla kafanızı şişirmeden gidiyorum.
Bu filmi mavileyebilirsiniz!
İşte size Yui'nin güzel sesiyle söylediği Good-bye Days!
Mavi kalın efendim ~

17 Ocak 2015 Cumartesi

Kartozu Mevsimi Hep Gelir! - 3. Geleneksel Mavi Kartozu Kutlaması

Merhabalar!
16 Ocak günü dünyaya düşen, mavi rengiyle herkesin ağzını açık bırakan küçük kartozunun hikayesini bilmeyeniniz yoktur herhalde. İşte onun hakkında konuşmaya geldim şimdi ben ~
Saat gece yarısını 12 geçiyor, yani doğum günüm resmi olarak sona erdi. Ama özellikle böyle denk getirdiğimi söyleyebiliriz çünkü üstümden o çılgın duygusallığı atmam gerekiyordu.
Bu yıl doğum günüm için gerçekten hiçbir beklentim yoktu. Sınıf arkadaşlarımızla bu yıl hiçbir doğum günü kutlaması yapılmayacağına dair anlaşmıştık ve ailemin her bireyi şu sıralar çok meşgul. Yani sadece pek çok insana sarılıp gülümseyerek teşekkür edeceğimi zannetmiştim. Günün çoğu böyle geçti zaten. Bu yıl lise hayatımın son yılı ve ben lise hayatım boyunca bütün doğum günlerimde geometri sınavı oldum, bu yıl da bu gelenek bozulmadı. Üstüne bir de biyoloji sınavı vardı ki tadından yenmezdi gerçekten(!) Ne doğum günü düşünecek halim vardı, ne de çocuklukta doğum günlerimin ne kadar güzel olduğunu hatırlayıp hüzünlenecek...
Açıkçası kötü de hissetmiyordum, iyi de. Sadece normaldim işte sıradan bir gündü.
Sınavlarım bittiği için bilgisayarımın başına oturdum hemen tabii ki.
Doğum günü çocuğu olmanın sorumlulukları var ve doğru dürüst bir doğum günü olmayınca oldukça yorucu hale geliyorlar. Günün hemen bitmesi için dua ederken birdenbire bir pasta çıktı ortaya.
Hayatımda ilk defa bir pasta uğruna ağladım ahahah.
Ailemin doğum günümü hatırlamasının beni bu kadar duygulandırabileceğini hiç ama hiç tahmin etmezdim.
Açıkçası berbat bir yıl geçiriyorum. Hiç güzel şeyler olmuyormuş gibi, güzel şeyler zaten dünyada yokmuş gibi hissediyorum. O yüzden fazla hassaslaştım sanırım.
Bu yıl kıymetini en çok anladığım şeylerden biri geçen zaman, diğeri ise bu blog. Bu blogu açtığım için gerçekten mutluyum. İçim sıkıldığında koşup buraya bir şeyler karalamak harika bir his, daha önce fark edememişim.
Millet! Ben 18 oldum.
Ve şu an pasta yiyerek ağlıyorum.
Gelecek yıl bu yazıyı yazarken daha mutlu olmak için çok çalışacağıma söz veriyorum.
Siz bu yazıyı asla okumayacak olan insanlar, yüzünüzü kara çıkarmayacağım.
Mavi söz.
Blogumu okuyan, yazılarıma yorum yapan insanların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. O insanları buraya ne çekti bilmiyorum ama özel hayatımla ilgilenmediklerine eminim. Yine de teşekkür ederim. Çünkü hayatımın içinde olan insanların çoğundan daha çok minnettarım size. Lütfen ben gerçek bir geriş dönüş yapıp yaza damgamı vurana kadar blogumu terk etmeyin. Ben yokken burası size emanet.
İstanbul'da havalar iyi durumda, sizin oralarda nasıl bilmiyorum ama kışın sağı solu belli olmaz. Sıkı sıkı giyinin, üşütmeyin. Gülümsemeyi unutmayın. 
Size çok özel bir şarkıyla veda ediyorum, daha önce kimselere dinletmeye kıyamamıştım.
Mavi geceler. Sizi seviyorum ~
Dipnot: Blogun müzik çalarını yeniledim! Afiyetle dinleyiniz efendim ehe :)