Kartozlarının Yere Düşerken Çıkardığı Sesler

27 Temmuz 2016 Çarşamba

Yapmak İstemek, Yapabilmek, Yapmak... - Korkak Mavi #2

Selam dostlar.
Yine korkak başımı uzatmak için topladım cesaretimi. Tabii birilerinin ittirmesiyle yine...
Bu yazıya başlamanın güzel bir yolunu bulmuştum kafamın içindeki kalemle yazarken, ancak klavyenin başına gelip oturunca hepsi uçup gitti işte.
Hiç bazı şeyleri "yapabileceğiniz" için yapmak istemediğiniz oldu mu? Basit şeylerden bahsetmiyorum elbette. Kalkıp mutfaktan su almak ya da kendi başına dışarı çıkmak gibi ufak şeyler değil bunlar. Zaman, emek, uyku çalan şeylerden bahsediyorum.
Bunu hisseden tek insan benmişim gibi geliyor, o yüzden nasıl anlatmam gerektiğinden de emin değilim. Baştan alalım, en baştan.
Ben küçük bir kız çocuğuyken çok ama çok ders çalışan, ödevlerini aksatmayan bir öğrenciydim. Öğretmenlerin gözdesi, öğrencilerin "naaalır bizi de çalıştır" dediği arkadaşlarıydım. Hatta ilkokulda koridor nöbeti tutarken her işe koştuğum için müdür yardımcılarının kendi katlarına istedikleri öğrenciydim. Uğraşırdım çok, koştururdum. Çabalardım.
Sonra zamanla aslında bunların hiçbirine gerek olmadığını fark ettim. Bu kadar kendimi yıpratmama gerek yoktu. Evet, bir işi yapmaya karar verdiğimde onun en mükemmel olması için canımı dişime takardım ama her işi yapmama da gerek yoktu değil mi?
Mesela neden öğretmenlerin kontrol etmeyeceği ödevleri yapıyordum ki? Neden işi bölüşebileceğim bir sürü insan varken tek başıma hepsini üstlenmeye çalışıyordum? Ya da neden "olmasa da olur" denen kişi olduğum ortamlarda "olmaya" çalışıyordum? Hiç ilgilenmediğim konularda konuşmaya çalışıyordum, neden? Her şeyi bilmeye çalışıyordum, her şeyi yapmaya, her yere koşmaya.
Her yere koşarak giden birinin otobüsü keşfettiği gibi kolaylıkları keşfettim ben de. Ders çalışmayı, ödev yapmayı hayatımın büyük bir bölümünden çıkardım. Yalnızca gerekli anlara yerleştirdim onları. Herkes tembel olduğumu söyledi ama öğretmenlerin gözünde yine biricik Mavi'ydim. Tembel ama biricik işte. Nasıl biricik yahu bu kız yerinden kalkmaya bile üşeniyor oysa?
Beni görmeden de mutlu mesut yaşayabilecek insanların gözünün önünden çekilmeye başladım. İş düştüğünde, işi bölüştüren kişi olmayı bıraktım ve payıma düşeni yaptım yalnızca. Susmayı denedim; yalnızca ilgim olmayan konularda da değil, susabileceğim her muhabbette sustum.
Ama yine de görülmek istenen Mavi'ydim. Kendi payları için tavsiyeye ihtiyaçları olan insanların koştuğu Mavi. Konuşunca dinlenen, susunca saygı duyulan Mavi!
Nasıl oluyordu tüm bunlar?
Nasıl oluyordu da çok yorulduğum o günlerde elde ettiğim o güzel şeylerin bile bin katını elde edebiliyordum hiç yorulmadan? Ben gerçekten doğru şey için mi yoruluyordum bugüne kadar?
Sonra ben hiç yorulmamaya başladım çünkü anahtarı bulmuştum.
İstediğin gibi yap.
Öyle basitti ki. İstediğin şeyi, istediğin gibi yapabiliyordun. Çünkü istiyordun.
Ve insanlar bunun rahatlığı içinde olduğumun farkında olarak bana geliyorlardı. Parmağınız koptuğunda elinizden akan kanı görünce panik yapan birinden mi yardım istersiniz yoksa sakince yaraya bakıp ne yapması gerektiğine karar veren birinden mi? İşte olay tamamen bundan ibaretti.
Usulca panik duygumu kaybettim. Bazı şeyler yalnızca olunca oluyordu. Olsun diye diretmenin de anlamı yoktu, olmasın diye ağlaşmanın da.
Her şeyin bir çaresi vardı, yoksa da ölürdük en fazla. Ölümden daha büyük ne olabilirdi. Neden korkuyorduk bu kadar?
Öğrenmiştim. Çözmüştüm. Her şeyi yapabilirdim. Tek mesele istemekti.
İşte tam da bu anda, doğduğunuz an ölmeye başladığınız gibi, çözdüğüm her şey usul usul yeniden dolaşmaya başladı.
Her şeyi yapabiliyorsam... İstediğim her şeyi yapabiliyorsam o zaman... O zaman ne isteyecektim? Nerdeydi savaşmak? Hani hayaller ne oldu? Yapacağını bildiğin için eğlencesi kalmadı dimi dümbük? Öyle yine ben her şeyi bilirim triplerine girdin, ben bilirim ama yapmam. İşi bilirim ama gitmem. Pelerinsiz Süper Kadın seni...
Bu dünyada sorunu olmayan tek bir insan yok. Olmak istediğimiz insanlar hiç düşünemeyeceğimiz şeylerle boğuşuyorlar. Çünkü ben olmak istediğim için, olmak istediğim kişi oldum. Tecrübeyle sabit insan aklının asla alamayacağı kadar büyük bir alemde yaşıyoruz. Sayısız ihtimal var ve her ihtimal için onlarca dert.
Bu yüzden övünmek yanlış.
Bu yüzden öykünmek yanlış.
Bu yüzden isyan etmek yanlış.
Hepimiz minik çukurlarımızın içinden çıkmak için debeleniyoruz ama bulunduğumuz yerde çukurlardan başka bir şey yok.
Anlıyor musunuz? Okuyor musunuz gerçekten ne demek istediğimi?
Hayır ben bile anlamıyorum. Gerçekten kafamın içinden yüzlerce ok gidiyor ama kime atıyorum o okları bilmiyorum. Hiçbir fikir ölmediği gibi, hiçbir fikir zafer kazanmıyor.
Böyle böyle ben heveslerimi kaybetmeye başladım. Elimde belli başlı iki şey kalmıştı. Biri yazarlık, biri annelik. Ama ikisi de çok zaman alan şeylerdi, ikisi için de beklemem gerekiyordu.
Hala ikisinden de tamamen vazgeçtiğimi söyleyemem. Hele annelik için bunu söylersem o zaman hiçbir amacım kalmazmış gibi hissediyorum. Yine de eskisi kadar aşk hissetmiyorum ikisi için de.
Öyle işte ya.
Ne diyordum ben yine nerelere geldim.
Son zamanlarda gerçek bir heves duymadım yani. Suni heveslerimle hayata tutunmaya çalıştım. Çevirilerle uğraştım, kitaplar okudum.
Suni heveslerimin içinde hayallerim oldu. Mesela çok sevdiğim bir programı çevirme hayalim vardı, dizi çevirme hayalim vardı, film çevirme hayalim vardı. Hepsini gerçekleştirdim. Gerçekten bunları hayal etmiş miydim, hayal etmeye değerler miydi hala bunu sorguluyorum ama pişman olmayacağıma yüzde yüz eminim.
Bazen içinde bulunduğum durumları fazla büyütüyorum. Çok korkunç geliyorlar. Yani hayal kurmak istemez mi insan? Yeni şeyler için uğraşmak falan? Olmuyor ya çok sıkıcı. Kendimi artık ölümden başka bekleyecek bir şeyi olmayan, kefen parasını kenara koymuş, torunlarının evde koşuşturmasını izlerken "çok dağıtmasalar bari" diye düşünen bir babanne gibi hissediyorum. Bunu abarttığımı düşünüyorsanız size kalmış, ama gerçekten abartmıyorum.
Çok sıkıldım bu beynimin içinde. Sıfırlamak, dünyaya bir bebeğin gözünden bakmak ve yavaş öğrenmek istiyorum. Yaşıtlarım gibi karşı cinse baktığımda güzel şeyler düşünmek istiyorum, "bundan iyi baba olur mu" gözlüğümü çıkarmak istiyorum. Bir şeyler için uğraşmak istiyorum.
Ne kadar kendimle çelişiyorum değil mi? Daha yazının başında isteyince yapamayacağınız şey yoktur demiştim, şimdi de gelmiş "istiyorum ama olmuyoooğğğ :'(" diye ağlıyorum. Bunlar farklı şeyler gibi geliyor bana ama. Yani çeliştiğimi düşünüyorum. Hala isteyince her şeyi yapabileceğimden eminim. Ben yaparım da olmuyor ahahahaha.
Sıkıldık mı?
Sıkılmayın. Bari siz sıkılmayın, ben sıkılıyorum yeterince.
Düşüncelerimi sıraya koymak gittikçe zorlaşıyor, sırayı koymayı geçtim alakasız olanları ayıklamayı bile beceremiyorum. Kafamın içinde dönen fırtınaya göre bence gayet başarılı bir düzen oluşturdum ama tabii takdir sizin.
Son olarak bu yazıyı yazmamın sebebini söylemek için burada bulunmaktayım.
Benim artık bir hayalim var ehehe.
Kaç yıl oldu en son hayalimi kuralı bilmiyorum, saymadım. Hatırlamıyorum bile.
Beni o denli heyecanlandırıyor ki bu eski his, her gece rüyalarıma giriyor. Gerçekten yapmak istediğim bir şey bu! Ama bunu yapmak isteyen diğer insanlarla rekabet içinde olacağım için olup olmayacağından emin değilim.
İşte bu yüzden heyecan verici! İşte bu yüzden bu bir "hayal". Gerçekleşme ihtimali olan, ama gerçekleşeceğine dair bir kesinlik olmayan şey. Sözlük anlamı bu değil aslında, ama herkesin kendi için bir sözlüğü yok mudur zaten?
İsteyince olur arkadaşlar, hayatınız sıkıcı hale gelsin diye söylemiyorum bunu. Kendinizi çok zorlamayın diye söylüyorum. Panik yapmayın diye söylüyorum, kopan parmağı başka bir yere dikmeye çalışmayın diye.
Ama sakın "madem olabilir, o halde olmasın" diye düşünmeyin. Belki de olmaz, nereden biliyorsunuz? Küçücük dünyasında kendi oturduğu dalı kesip ağaçtan düşen, sonra dalın neden kırıldığını anlamaya çalışan aptal Mavi'nin sözüne mi inanıyorsunuz yoksa?
Hepimizin her duyguya ihtiyacı var, onları yok etmeye çalışmayın. Emin olun dünyanın en rahat yatağı bile hayal ettiğiniz kadar rahat değil.
Benden bu kadar dostlar.
Bu yazıdan bir şey anladıysanız Arap olmayın ama arkadaş olabiliriz.
Sizi seviyorum hayaletlerim.
Bana dua edin!
Mavi kalın buing~!