Kartozlarının Yere Düşerken Çıkardığı Sesler

15 Mayıs 2018 Salı

öyle

selam dostlar.
dışarıda çok yağmur yağıyor. hıçkırık tuttu beni, bir de okumam gereken iki makaleyle yazmam gereken iki ödev var. arkada sam smith beni anladığını haykırıyor, hangi açıdan anladığını yalnızca ikimiz biliyoruz.
berlin soğuk olmadığında fazla sıcak, o kadar sıcak ki çabucak buharlaşıp çabucak tekrar yağmur yağdırıyor. evimi çok özledim. sulu yemek yemeyi çok özledim. yalnız kalmayı özledim, ben yalnız başıma daha az yalnız hissediyorum.
olmadığım biri gibi mi davranıyorum yoksa yeni birine mi dönüşüyorum? kimin nasıl olduğunu bilemediğim bir dünyada bir savunma mekanizması mı bu? kendi yalancı yabancılığıma sığınıyorum.
hava çok sıcak olsa da çok üşüyorum. rüyalarımda hep savaşıyorum. gözyaşlarımı özlüyorum.
sarılmayı özlüyorum. herkesin kendi başına bir bütün olduğu bu şehirde bir bütünün parçası olmayı özlüyorum. susmak istediğimde susabilmeyi, konuşmak isteyince çekinmeden konuşmayı özlüyorum. 
tanıdık olanları özlüyorum.
insan tanımadıklarını özleyemez ki...
kendimi özlüyorum en çok. başımı kendi omzuma yaslamayı özlüyorum. kafamı okşamayı özlüyorum. 
kendimi sevmeyi özlüyorum.
başkalarını beklemeden...
sadece kendimi sevmeyi ve kendim tarafından sevilmeyi...
öyle içim bomboş gibi ama dolu olmayan hiçbir yerim yok. böyle anlamsız çıkıyor kelimeler, anlamla dolup taştıkları halde.
özlüyorum işte.
uyuyunca uyuyabilmeyi...