Kartozlarının Yere Düşerken Çıkardığı Sesler

10 Aralık 2016 Cumartesi

Secret Love Affair - Mavinin kıymetli tonu

Selam dostlar!
Sonunda hepinizin bilmesini istediğim bir diziyle karşılaşabildim. Ne yazık ki; herkesin bu diziyi anlayacağını ya da anlamak isteyeceğini düşünmüyorum. Analiz yazmayı unutmuş bir Mavi'nın kelimelerine hazır olun ehehe.
Dizinin afişi sizi ne kadar etkiler bilmiyorum, şahsen ben bu afişi gördükten sonra her Allah'ın günü açıp tekrar tekrar bakmıştım. Beni kapan şey kesinlikle bu afişti. Yoo Ah In dizisi olmasına rağmen entrikalı bir diziyi kaldıramayacağıma emindim. Sonra bunu gördüm işte.
Kısaca bahsedecek olursak...
Yoo Ah In 20 yaşında çok yetenekli bir piyanisti canlandırıyor dizide. Karakterin ismi Lee Seonjae. Henüz yeteneğinin çok farkında değil, ama piyano çalarken ne kadar eğlendiğini ve kendisini bulduğunu biliyor.
Kim Hee Ae ise 40 yaşında bir iş kadınını canlandırıyor. İsmi Oh Hyewon olan bu karakter, bir sanat vakfının yöneticisi(?) ve gençken tıpkı Seonjae gibi piyanistmiş.
Bahsi geçen sanat vakfıyla bir üniversite birbirine pek çok açıdan bağlılar ve o gün de vakfın sponsorluk yaptığı bir üniversite resitali yapılacak.
Konserde çalan öğrencilerden biri Hyewon'un keşfettiği bir genç adam. Herkes büyük bir koşuşturmaca içindeyken, bu genç adam resitalden önce Hyewon'a performansını ayrıca göstermek istiyor ve açılmaması gereken salon vaktinden birkaç saat erken açılıyor.
Bu sırada Seonjae kurye olarak binada bulunuyor ve piyanonun sesini duyunca kimsenin göremeyeceği bir yere gizlenip tek kişiye özel yapılan performansı dinliyor. Hyewon'u ilk kez orada görüyor. Performans bitince Hyewon ve öğrencisi salondan çıkıyorlar ama Seonjae orada kalıyor. Hatta piyanonun başına oturup az önce duyduğu düet şarkıyı tek başına çalma cesaretini de gösteriyor.
Haliyle olay anlaşılınca kıyamet kopuyor. Herkes Seonjae'yi arıyor, herkes birbirine bağırıyor. Seonjae'yse tuvalete saklanmış durumda. 
Onu bulan Hyewon'un kocası oluyor. Kendisi de üniversitede profesör ve o sıralar yetiştirecek yetenekli bir öğrenci arıyor, bu öğrenciyle eline güç geçsin istiyor. Seonjae'nin çalışını duyunca herkesten önce onu bulup tehdit ediyor. "Seni şimdi affediyorum ama yarın aradığımda hazır ol," diyor. Yarın olunca da çocuğu alıp karısına götürüyor ve diyor ki: "Sen bu konuda benden daha iyisin. Bu çocuğu dinle, eğer iyiyse onu öğrencim yapacağım."
Seonjae iyiden de öte. Hyewon saatlerce onu dinliyor o odada. Bazen gülümseyerek ama çoğunlukla gözyaşları içinde, akşama kadar... Bittiğindeyse Seonjae'ye dün yaptığı yaramazlıktan dolayı onu affettiğini, gidebileceğini söylüyor. Seonjae'yse affedilmekten ziyade bir şeyler duymak istiyor, bekliyor. Ufak ve son derece tuhaf bir soru cevap yaptıktan sonra Hyewon durup "Niye hala duruyorsun burada?" diye soruyor. Seonjae de dün sadece yarısını duyabildiği şarkıyı sonuna kadar çalıp çalamayacağını soruyor. Hyewon hemen notaları getiriyor ve Seonjae'ye eşlik ediyor.
Şimdi derin bir nefes alın ve söyleyeceklerime kulak verin.
Yeterince dizi ve yetişkin sahnesi izlediğime inanıyorum. O yüzden eminim bu değerlendirmenin yersiz olması gibi bir ihtimal yok.
Seonjae, Hyewon'u ilk gördüğü andan beri birbirlerine nasıl çekildiklerini, birbirlerinden ne denli etkilendiklerini yüzlerinde görebiliyordum. Özellikle Seonjae, Hyewon için piyano çalmaya başlamadan önceki o gergin ortamda ve tabii ki piyano çalarken Hyewon'un bakışlarında... Size ne kadar heyecan verici olduğunu kesinlikle anlatamam. İzlemeden anlamanız imkansız, gerçekten. Üstelik sahne inanılmaz uzundu ve bu uzunluğa rağmen kalbimi küt küt attırmayı başardılar. Hatta bu heyecanın üzerine yan yana piyanonun başına oturduklarında kafayı yiyecek gibi hissettim.
Hayatımda hazzın bu denli doyurucu işlendiği bir sahne görmedim ve abartmıyorum. Yalnızca yüz ifadeleriyle içlerinde olup biten her şeyi, bu sahnede olması gereken her şeyi eksiksizce alabiliyordu izleyici. Düet bir parça çalarak, birbirlerine değil ama tuşlara dokunarak, yan yana oturarak seviştiler adeta.
Acaba yanlış mı yorumladım diye düşündüğüm de oldu, acaba çok mu fangirl oldu bu fikir diye. Ama yanılmıyordum, gerçekten öyleydi. Seonjae de bahsetti çünkü bundan.
Açıkçası kötü bir analiz oluyor bu. Zira size temanın aşk olduğu mesajını vermeye çalışıyormuşum gibi oldu. Beni en cezbeden nokta buydu sanırım, belki de bu yüzden.
Dizinin teması kesinlikle ama kesinlikle tek başına aşk değildi. Dizi mutlulukla alakalıydı, parayla, onurla, müzikle, arkadaşlıkla, güvenle alakalıydı. İş yeriyle evi arasında bir fark olmadığını söyleyen bir kadının evi olabilmekle alakalıydı. Her şeye sahip olmak ve her şeyden vazgeçebilmekle alakalıydı.
Biliyorum, genelleme yapmam gerekirse Kore dizileri izleyen insanlar diyaloğu ve olayları fazla olanları tercih ediyorlar. En sevdiği diziler BOF, Playful Kiss, The Heirs olan insanların böyle bir diziyi sevmelerini beklemiyorum zaten. Çünkü bu dizi onların tam tersi.
İzlediğim onca dizinin arasında en çok oyunculuk izlediğim, en çok hissettiğim dizi buydu. Kore dizilerinde ya da genel olarak "genel" kitleyi oyalamayı başaran dizilerde her şey dile getirilir. Hisler, olaylar, her şey... Dizileri kafa dağıtmak için izleyenler için böylesi makbuldür zaten. Çok yormadan, düşünme fırsatı vermeden her şeyi söylemek. Ama bu dizi öyle değildi. Bir günde iki bölümden fazla izleyemiyordum, öyle yoğundu ki.
Ayrıca böyle dizilere karşı "anlayamama" ön yargısı olduğunu da biliyorum. Sanki böyle dizileri izlemek için belli bir bilinç seviyesinde belli bir olgunlukta olmalıymışım gibi. Ve evet bir yere kadar doğru bu, gerçekten olgun olmalı bu diziyi anlamak için bir insan. Ama hissetmek için bunlara ihtiyaç yok, gerçekten.
Seonjae'nin en yakın arkadaşları onu sıkıştırıyorlardı, kendisinden 20 yaş büyük bir kadınla görüşmesinin doğru olmadığını hemen vazgeçmesi gerektiğini söylüyorlardı ona. O cevap vermek yerine gidip piyanosunun başına oturdu. "Cevap ver!" dedi arkadaşı. "Siz benim performansımı dinlemediniz değil mi?" diye sordu o da. "Çalma," dedi arkadaşı. "Çalsan da anlamıyoruz zaten." O çaldı. Evet, arkadaşları gerçekten anlamadılar hiçbir şey. Ama parça bittiğinde ikisi de ağlıyordu. Çünkü hissedebildiler. Mühim olan buydu bence.
Ben bu diziyi unutabileceğimi sanmıyorum. Öyle çok ayrıntı geliyor ki aklıma, size her şeyi söylemek istiyorum.
Tabii öyle bir şey yapamam. Hayır, yazarım ama benim kelimelerimde, onların kamerasında yaşadığı kadar güzel yaşamaz bu insanlar biliyorum.
Çok güzeldi. Ama Türkçe'de her iyi şeye kullandığımız kelime olan "güzel" gibi güzel değildi. İngilizcedeki "beautiful" gibi güzeldi. Ya da Korecedeki "아름다워" gibi.
Yani "nadide bir güzellik"ti bu dizininki. Kıymetli bir güzellik. Ben dizinin ortalarına doğru sadece bu diziyi izlemekle ne iyi yaptığımı düşünerek ağlarken buldum kendimi. Birbirlerine dokunduklarında içimde kelebekler uçuşuyordu. Ve hep Seonjae'ye sımsıkı sarılmak istedim, her saniye. Yastığına kapanıp usul usul ağladığında yanında oturup saçlarını okşamak istedim. Ya da Hyewon koltuğa uzanıp kolunu yüzüne kapattığında, kulağına mutlu şeyler söylemek istedim.
Ben aslında aldatma mevzusu konusunda kesin fikirleri olan birisiyim. Ama sevdiği kadın temiz bir eve ayak bassın diye yerleri silen bir genç adamın aşkı beni alt etti. Üzgünüm.
Birlikte gülebilen insanlardan çok, birlikte ağlayabilen insanlara özeniyor olmak beni oldukça üzüyor.
Olsun.
Bu dizi beni çok düşündürdü, çok yordu, müthiş şarkıları verdi bana, doyurdu. Sadece kalbimi doyurmadı, gözümü de doyurdu. Yönetmen harika bir iş çıkarmıştı, her şeyiyle kusursuzdu.
Evet, yönetmeniyle senaristine baktım. Birlikte çalışmayı seviyorlar, çektikleri birkaç dizi daha var. Evet, izleyeceğim ahahaha.
Bence en büyük alkışı başroller almalı. Bilmiyorum, bu ikiliyi ne kadar övsem yetmeyecek gibi. Yoo Ah In'i tanıdığım (ve aramızda kalsın anlatmak istemeyecek kadar çok sevdiğim) için onu biraz daha övesim var. Yine de Kim Hee Ae'ye ayıp etmek istemiyorum. Gördüğüm en zarif kadınlardan biri, çok başarılı.
Size bu diziyi izleyin diyemem, çünkü zor geleceğini nedenleriyle birlikte biliyorum. Ama bilin. Böyle bir dizi var, dokundu Mavi'ye. Hala bazı sahnelerini hatırlayıp ağlayacak gibi oluyor Mavi. Hala Seonjae'nin sildiği yere oturup çaldığı şarkıları dinlemek istiyor.
Mavi böyle işte, kendini baya kaptırıyor.
Eminim yine söylemek istediklerimin yarısını bile söyleyememiş olarak bitiriyorumdur bu yazıyı. Ama kıyamıyorum kelimelerimle kirletmeye.
Sadece alın, bunu dinleyin ve ne kadar güzel olabileceğini hayal edin.
Ne demiş Oh Hyewon: Müzik her şeyin cevabıdır.
Mavi geceler dostlar.

13 yorum:

  1. Sevgili Mavikartozu , 2 senedir kore ,japon , çin bilumum uzak doğu film ve dizilerini izleyen bir insanım . Bu 2 senede 136 kore dizisi izlemişim (üşenmedim saydım şimdi ) bu kadar dizi arasında Seccret Love Affair beni derinden etkileyen , duygulandıran en sevdiğim dizidir . Sizin kadar düşüncelerini yazıya aktarabilen bir kişi değilim siz o kadar güzel anlatmışsınız ki .Ama dediğiniz gibi çok anlaşılabilmiş bir dizi değil .İnsanlar daha çok yaş farkına ve aldatma olayına takılıyorlar .O yüzden blog aleminde hakkında yazılmış ,hakkı verilmiş doğru düzgün bir yazı yok malesef . Siz hakkını teslim eden bir yazı yazdığınız için çok mutlu oldum gerçekten. -Nil

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok çok teşekkür ederim. Dizinin ismini aratınca birkaç yazı gördüm ben de ve haklısınız, dizinin hakkı çok yeniyor. Keşke kıymeti bilinse, keşke anlayabilse insanlar... Yorumunuz beni çok mutlu etti. Onur duydum. Sağ olun :')

      Sil
  2. beni sarstı beni dağıttı resmen bu dizi seon jae ye sarılmak istiyorum.

    YanıtlaSil
  3. Defalarca izledim.Bayıldım.Bu zamanda biri sizi böyle masumca böyle içten böyle hesapsız sevebilir mi?Rastlarsanız sakın kaçırmayın ...

    YanıtlaSil
  4. Bu yazdığınız yorumunun her cümlesine,kelimesine,virgülüne,noktasına kadar katılıyorum ve diziyi ben gibi izleyen birini bulduğum için çok mutluyum. Bende yıllardan beri kore dizisi amerikan dizisi seyrettim holywood bolywood çok izledim ama izlediğim hiç bir diziyi tekrar geri dönüp izlemedim izlemenin de zaman kaybı olduğunu düşünüyorum ama bu başka bişey 2017 iki kere izlememe rağmen hala açıp izlemek istiyorum, tekrar izlemek için açıyordum ki sizin yorumunuza rasgeldim ve nedense çok mutlu oldum. Elleriniz ve yüreğiniz dert görmesin.

    YanıtlaSil
  5. Bu diziye bu kadar geç rastladığım için çok üzgünüm.. Birileri de benim gibi etkilenmiş midir diye bakınırken yazınızı gördüm. O kadar haklısınız ki ne yazsak ne desek o duyguları anlatmayacak hissettirmeyecek. Dizide göremediğimiz mutlu sonu bizim hayal gücümüze bıraktılar. Arada yaşanan bütün olayları çıkarıp sadece ikisini izleme isteği gitmiyor içimden. Müziklerine ise ne söylesek az kalır... Güzel yazınız için teşekkür ederim. Izlemeyenlere de bir öneri hissetmeden izleyip zaman geçirilecek bir dizi değil oturun ve hissedin...

    YanıtlaSil
  6. The King: Eternal Monarch izledikten sonra, ruhum dinlensin ama Kore Dizilerinden de uzak kalmayayım diye bu diziyi izlemek istedim. Henüz ikinci bölümdeyim, piyano çaldıkları kısımları izlemek çok iyi geldi. Başrol oyuncuları çok uyumlu, mutlaka izlenmeli. Sizin dizi hakkındaki yazdıklarınız da çok güzeldi, izlememe vesile oldunuz.

    YanıtlaSil
  7. Dizi çok etkileyici, yazdıklarınız da aynı şekilde, yorumlarınızı heyecanla okudum. Bu dizinin konusu, yoo ah in’in oyunculuğu çok ilgimi çekiyor, yazdıklarınızın bunda etkisi var. Bu arada yazınızı okurken bu yazının bir kadının elinden çıktığını düşündüm. Detayları kaçırmayıp çok yerinde yorumlar yapmışsınız. Teşekkürler, elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aldığım en güzel yorumlardan birisi olabilir bu. ben teşekkür ederim :)

      Sil
  8. Diziyi yeni bitirdim boyle samimi duyguların değeri bilinmeli bulan kaçırmasın sıcacık samimi bir aşktı..ağlamak isteyenlere Hymn of Death dizisini öneriyorum ömrüm boyunca unutamayacağım 3 bölümlük mini bir dizi maalesef bu dizinin de kıymeti bilinmiyor

    YanıtlaSil
  9. Merhaba, yu ah in i bisürü sebeple çok severim ve piyasa yapımlarda oynamadığı için güzel bişey izlemek istediğimde ilk tercihim olur genelde. Bu diziyle ilgili yorum ararken rastladım bloğunuza ve yorumunuzdan çok etkilendim, böylece başladım diziye. İyi ki de rastlamışım yazınıza yoksa diğer yorumlara bakıp aşkı memnu nun Kore şubesi sanabilirdim. Diziyi izlemeye başladığımda çok garip gelecek ama yorumunuzda okuduğum cümleler birer birer canlandı sahnelerde, kitabını okuduğum bir yapıtı izliyormuş gibi oldum( iyi anlamda) . Aldatma konusu benim için de kırmızı çizgidir fakat eserlerde eğer konu aldatmayı normalleştirip reklamını yapmıyor ve burada olduğu gibi araç olarak kullanıp başka bişeyler anlatmaya çalışıyorsa, gerçek hayattan ayırıp tolere edebiliyorum. Burada özellikle kadının kendi kabul ettiği yaşam formu içinde sürüklenişi ve böyle yaşamak sorunda olduğunu düşünerek kendini hapsettiği kafeste yaşamaya çalışması beni çok etkiledi. Etrafındaki insanların vıcık vıcık hayatları çok feciydi gerçekten. Evine “ikinci işyerim gibi ‘ demesi beni kalbimden vurdu.. seonjea nun her hali her duygusu ne bileyim insanı karmakarışık hislere boğuyordu, kelimelere dökmek çok zor. Bu kadar durağan dizileri seyredemem ama bu çok özeldi gerçekten

    YanıtlaSil