Kartozlarının Yere Düşerken Çıkardığı Sesler

27 Temmuz 2019 Cumartesi

bizlere mavi aferin

selam dostlar.
vallahi lafa nereden başlasam bir saattir düşünüyorum ama her zaman yaptığım gibi ortadan dalmak en münasibi olacak gibi. bloga uğramayışımın bu defa gerçekten tek bir sebebi vardı, o da kısa bir hikaye yayınlayacağım deyip sadece iki bölümünü yayınlamak ve devamını yazamamak, bundan büyük bir utanç duymaktır.
ama bugün dedim ki ben bloga gelsem de gelmesem de o hikaye bitmeyecek. hem bazı şeyler bitmez. biten en fazla ömür olabilir. bu sebeple buradayım, ömrüm bitmeden sizinle konuşmak istediğim daha çok şey var.
bu aralar yüksek lisans mülakatlarına gitmekle, en yakın arkadaşlarımla görüşmek için yola çıkmakla, eve geri dönmekle, vedamızı uzatmak için sık sık görüştüğüm üniversiteden arkadaşlarımla buluşmakla geçiyor vaktim. anlayacağınız evde pek bulunamıyorum. bulunduğum zamanlarda da nedense birden artan ev işi yapma isteğim yüzünden ya da çevirilerle meşgul oluyorum.
anlayacağınız bu aralar oturup kendimle pek konuşamıyorum. yaptıklarımdan ve her kötü ihtimale karşı yaptığım planlarımdan fazlasıyla memnun olmakla beraber davranışlarımı ve hislerimi kontrol edemediğimi düşünmeden edemiyorum.
her an birinin kalbini kırabilirim, her an birinin sözüne alınabilirim, her an sevilmediğimi ve sevilemeyeceğimi hissedebilirim, her an ağlayabilirim, her an öfkelenebilirim, her an bağırabilirim, her an içime kapanabilirim. bu dengesizlik beni fazlasıyla yorduğu gibi ilişkilerimin bana görünen tarafının da inceldiğini hissettiriyor bana. çok korkunç ve gözümün altındaki koyu halkalarla kabuslarımı arttırıyor.
ama inanır mısınız bilmem panik halinde değilim. sanırım kendi iç sorunlarımdan başka büyük sorunlarla da başa çıkıyor olduğum için sonsuz bir durgunluğa batmış durumdayım. dibe sertçe çarpmış kendime gelmeye çalıştığım dönemdeyimdir belki de. hem belki bu dengesiz halim de o diğer büyük, çok büyük, düşünmek istemediğim kadar büyük sorunlardan kaynaklanıyordur. evet, belkisi fazla. gerçekten öyle. o yüzden de korkmuyor olabilirim. sorun benden kaynaklanmadığına göre, çözümü daha kolay gelecektir. zira kendimizi sorumlu tuttuğumuz zaman zıvanadan çıkabiliyoruz.
onun dışında bu aralar hayallerime hızlıca ama sağlam adımlarla yaklaşıyormuşum hissi geliyor bana. mezun olduktan sonra öyle boşluğa falan düşmedim. yükseğe kabul edilmezsem de düşmeyeceğim. aa doğru ben mezun oldum, size anlatamadım ki hiç.
mutlu, gururlu ve geçmişimdeki bazı şeylere gerçek anlamda veda ettiğim, hem de sıkıca sarılıp hüngür hüngür ağlayarak veda ettiğim bir mezuniyet töreniydi. hiçbir pişmanlığım ve boşluğum olmadan tamamladığım bir dönemdi. üzerinden çok geçmediğinden midir bilmem hiç mezun olmuş gibi hissetmiyorum ama tam anlamıyla bir yetişkin gibi hissediyorum aynı zamanda.
kendime güveniyorum. en önemlisi bu. dengesiz, saatli bombadan farksız birine göre fazlasıyla güveniyorum hem de. en azından şimdiye kadar hiç patlamadım. 
aferin bana.
bunca zaman fark ettiniz mi bilmiyorum ama ben buraya hep kendimi güzellemeye geliyorum ahahaha. çok seviyorum kendimi cesaretlendirmeyi, kendimi sevmeye bayılıyorum. sizi de seviyorum üstelik. sizi cesaretlendirebiliyor olmayı da çok isterim. size de aferin efendim.
bir de teşekkür ederim.
ben hep kaçıp gittiğim halde geri gelince yazılarıma tıklayıp halimi okuduğunuz için, çok ama çok teşekkür ederim.
size anlatacak çok şeyim var, ama nereden başlayacağıma henüz karar vermedim.
oraya da geleceğiz.
iyi geceler hayaletlerim.
sizleri çok özledim.
mavi kalın.
merak etmeyin uzatmayacağım arayı.