Bu hafta okulun son haftası
olduğundan hevesle bu diziye başlamış ve bir günde yedi bölümünü birden izlemiş
olarak kendimle gurur duyuyorum! Madem karneyi aldım, o halde bunun hakkında
bir şeyler yazabilirim dedim.
Öyleyse
Love Shuffle başlasın!
Dizi ana karakter Usami Kei(Tamaki
Hiroshi)'nin nişanlısı tarafından düğüne üç ay kala terk edilmesiyle başlıyor.
Terk edilmenin acısıyla eve geliyor ve asansöre biniyor. Asansördeki diğer
insanlar, aynı katta oturduğu komşuları. Ama bunlar birbirlerini tanımıyorlar.
(Japonya'da da hiç komşuluk bağları yok anacım.) Onlar asansördeyken yağmur
yağıyor. Sonra birden elektrikler kesiliyor, koca Tokyo'nun hepsi kısa
süreliğine kapkaranlık oluyor. Bunlar da haliyle asansörde birlikte kalıyorlar.
Madem aynı kattayız tanılaşım diyorlar. Tabii, bizim terk edilmiş oğlan
nişanlısından bahsedince konu aşk hayatına geliyor ve aralarında kimsenin aşk
hayatının iyi olmadığını fark ediyorlar. (Bu arada dizinin akışıyla alakası
yok, ama Usami nişanlısı onu terk edince "Yapma be, Joe!" diyor
sevgilisine. Bunun hikayesini de bu asansörde öğreniyoruz, sanırım Joe bir
sporcuymuş falan. Dizinin içinde sık sık bu cümle kullanılıyor. Benim çok
dilime yapıştı.)
Karakterlerimiz şu şekilde:
|
Böylece
herkes kendi partnerini getiriyor ve Love Shuffle'ın yardımcı karakterleri
oyuna dahil oluyor.
Mei Usa-tan'ın nişanlısı, zengin bir
babanın kızı; Yukichi Ai-ai'nin sevgilisi, kendi kendine borsayı öğrenip çok
büyük paralar kazanmış genç bir işadamı; Kairi Kiku-rin kendine partner
bulamadığı için oyuna kattığı hastası, ölüm tanrısı Thanatos'u gördüğünü iddia
ediyor ve yaşamak istemiyor; Reiko ise O-chan'ın düşüp kalktığı evli bir kadın,
kocasının da kendisini aldattığını iddia edip oyuna katılıyor.
Ve böylece oyun başlıyor.
Çiftleri ve neler yaptıklarını teker
teker anlatmak isterim ama o zaman çok uzun bir yazı olur bu. Üstelik çiftler
üç kere değiştiği için isimler birbirine girer ve kafa karışıklığına sebep
olur. O yüzden yapmayacağım. Spoiler vermeyi sevmiyorum, o yüzden genel olarak
geçeceğim her şeyin üstünden.
Mesela dizinin müziklerine övgü
yağdıracağım, çünkü muhteşem seçimlerdi.
En iyisi karakterlerin bazılarından
bahsetmek. Ana karakter Usa-tan'dan bahsetmeyeceğim çünkü "paketi kötü bir
hediye" o. Ben böyle baş karakterleri sevmiyorum pek.
Onun yerine fotoğrafçı Sera Ojiro,
nam-ı diğer O-chan'dan bahsetmek istiyorum. Dizide onu öpmeyen sadece iki
karakter var: Ai-ai ve Yukichi. Onlar da nasıl dayandılar ben bilmiyorum.
Matsuda Shota her canlandırdığı
karakterde olduğu gibi bu karakterde de karizmadan ölüyordu.
Liar Game'de kalbimi kazanmıştı,
Hana Yori Dango'da taht kurmuştu; bu sefer kendisine evlenme teklif ettim
direk.
Gerçi o benden önce davranıp
oyundaki birine teklif etti, ama... Olsun varsın. Biz onu uzaktan da severiz.
Fotoğrafını çektiği her kadını ağlatmakla
ünlenmiş O-chan. Boksla ilgileniyor ve denk geldiği bütün Love Shuffle
partnerlerini kendine bağlayabildi. Tabii hepsinin fotoğrafını çektiği için
hepsini ağlattı da. Kairi'nin fotoğrafları basıldığında fotoğrafın üstündeki
haleleri gördüğü zaman koşarak kaçtı. Hayaletlerden korkuyor bizim sert
oğlan.
Kairi onun yanında sanki odada biri
varmış gibi boşluğa baktığında verdiği tepkiler çok komik.
Hazır Kairi demişken biraz ondan da
bahsetmek istiyorum. Yukichi onun ilk Love Shuffle partneri. Birlikte bir fast
food mekanına gidip oturuyorlar. Yukichi tatlı tatlı konuşuyor, onu da katmaya
çalışıyor. Ama kızın tek yaptığı içeceğinin içindeki buzları kıtırdatarak
yemek. Sonra Yukichi de pes edip aynı şeyi yapmaya başlıyor. Yukichi ona burda
"Çok tatlısın! Tıpkı bir hamster gibi!" diyor. O sahnede çok güldüm.
Yukichi'nin komik konuşma tarzı ve Kairi'nin yüzünün yakın çekimi...
Muhteşem!
Ölmek istediğini öğrenen her
insanla arasında geçen ilk diyalog şu şekilde oluyor:
-Neden ölmek istiyorsun?
+Neden yaşamak istiyorsun?
-Ama neden ölmek istiyorsun?
+Ama neden yaşamak istiyorsun?
Oldukça garip bir kız. Az konuşuyor,
hatta ilk zamanlar en ufak bir yüz ifadesi bile yoktu.
İnanılmaz bir resim yeteneği var.
Masum gözüküyor, ama öyle olduğunu söyleyemem.
Pek çok kez bileklerini kesmiş.
Yukichi'yle partner oldukları zaman kendini bir arabanın önüne atıyor.
O-chan'la partner oldukları zamansa köprüden denize atlıyor. Çok şükür dalyan
gibi delikanlılarımız var da kurtarıyorlar kızı.
Bu kız ölüme bu kadar takıntılı
olunca O-chan onu bir hayvan barınağına götürüyor ve hayvanların
öldürüleceklerini söylüyor. İnsanların seçme yeteneklerinin olması çok güzel
diyor. Öldürme kendini diyor kısaca işte. Kız köpeklere bakıyor, her zamanki
boş yüzüyle. Sonra şöyle diyor: "Bu köpek ölünce bir kuş olup gökyüzüne
uçacak. Bu ise... Okyanusun altında bir balık olacak ve sakin bir hayak
sürecek. İnsanlar tarafından bulunamayacak. Bu köpek yeniden doğmak istemiyor.
Çünkü bir insan olacak. İnsanlar çok korkunç. Başkalarına zarar vermeden
duramıyorlar. Bunu yapmak istemeyenler de kendilerine zarar veriyorlar. Bu
dünyaya da zarar verecekler ve sonunda ölecekler." İlla ki ölecek
hanımefendi. Buna çözüm Kiku-rin'den geliyor. "Bir kez ölmesine izin
verelim o zaman," diyor. Ama nasıl yaptıklarını ve ne olduğunu
söylemeyeceğim.
Gel gelelim Yukichi karakterine...
Bütün dizi boyunca kendisi hakkında söylenen replikleri topladım. Kısa bir
bilgi geçeceğim sonra size dizinin kendisi anlatacak Yukichi'yi.
Öğrenciyken kendisine çok
kabadayılık edilmiş. Hep dışlanan ve sevilmeyen çocuk olmuş. Ama her ne kadar
belli etmese de o kadar zeki ve içli bir insan ki kendi başına borsayı
öğrenerek çok güçlü şirketlerden çok büyük hisseler almış. Bu şirketler
zamanında ona zorbalık eden insanların çalıştığı/yönettiği şirketlermiş. O
insanlardan bir gün işlerini kaybedebilecekleri korkusunu kalplerine salarak
intikam almış. Sonra Ai-ai ona bunu kesmesini söylemiş ve o da bırakmış. O
kadar tatlı ve uslu bir çocuk ki onu ısırabilirim. Ai-ai bunu anlattıktan sonra
dedi ki "Eğer güvendiği ve sevdiği kişi ona "Şu ülkeden nefret
ediyorum" dese muhtemelen gider bir nükleer silah satın alır." Öyle
de cengaver, öyle de kalp çalmasını bilen bir karakter Yukichi. Konuşmasını
saatlerce dinleyebilirim. Dizinin bayan karakterleri de benimle aynı fikirde,
bakınız:
Reiko: Şaşırtıcı derecede şeker bir
yüzün var.
Mei: Zavallısın ama aynı zamanda
tatlısın da.
Yine Reiko: Gözlüklerini çıkardığı
zaman oldukça sevimli.
Yine Mei: Zavallı. Ama çok sevimli
biri.
Kalbi kocaman Yukichi'nin. Ayrıca
çok saygılı biri. Sanırım favori karakterim o. Ayrıca bir grubu da varmış.
Dizideki her oyuncuyla rock işareti yapılmış bir pozu var nerdeyse.
10 bölüm su gibi aktı geçti.
"Yapma be Joe!" diyor insan bitince.
Peki başlıktaki "Yey,
panda!" ne demek oluyor?
Kairi,
Usa-tan'ın Love Shuffle partneriyken kapalı bir eğlence mekanına giriyor. Para
atıp kutunun içindeki kolla ayıcıklardan birini yakalanması gereken şu oyunun
başına gidiyor. Kutu pandalarla dolu. Kairi gözü çıkmış bir pandayı gösterip
onu istediğini söylüyor. Usa-tan bundan memnun, kız bir şey istediği için onu
alacak mutlaka. O gözü kopmuş pandayı almak için 162.500 yen harcıyor, yani
aşağı yukarı 85 lira. Pandayı aldıktan sonra "Yey, panda!" diye
bağırıyor. Ondan sonra ne zaman iyi bir şey olsa "Yey panda!" diye
bağırmaya başladı karakterler ve sonu "pan" ile biten her şeye
"da" eklediler. Yey, panda!
Yazıyı
dizinin en güzel replikleriyle bitirmek istiyorum.
"Ölüm
hayatın sonu demek olamayabilir. Ardında kalan insanlarda bıraktığın etki; işte
bu hayatının devamı." - Usami Kei
"Ortadan
kaybolursam yokluğumu hisseden birileri olsun istiyorum. Kalplerinde benden
kalan bir boşluk olsun. Bu bir insanın gerçekten yaşadığının kanıtıdır. Kaç
insan şu anda gerçekten yaşıyor? Bir sevgili ya da arkadaş olsun önemli değil.
Sadece bir kişi olsa bile önemli değil. Eğer ortadan yok olursam, kalplerinde,
yokluğumdan geriye bir boşluk kalsın. "Seni görmek istiyorum. Bir kez
daha seni görmek istiyorum."" - Usami Kei
"En
iyisini yapacağını düşünürken aptal tavşan uyuyakalır. Ama ben o tavşanı
tekmelemek ve ona "Kalk ve koş!" demek istiyorum." -Aizawa Airu
"Kışın
gökyüzünü yalnız seyretmemelisin. Çok güzeldir, ama kendine has hüznüyle seni
çılgına çevirebilir." -Kamijyo Reiko
Vee...
En güzeli geliyor...
"Aşk
ve şefkat aynı sıcaklıktadır. Ama kırmızı ve mavi gibi renkleri
farklıdır." -Kikuta Masato