Kartozlarının Yere Düşerken Çıkardığı Sesler

5 Ocak 2013 Cumartesi

Geometri'yi Hiç Mavi Bulmuyorum

Geçenlerde geometri öğretmenimden yediğim 350 soru çözme ödevi sayesinde bir şeyleri mavilemekten öğrencilik hayatımı kaçırdığımı, ama onun beni kaçırmadığını fark ettim. Üniversite sınavına az kaldı, çok çalışmalıyım gibi şeyler aklımdan şimşek hızıyla geçti ve tüm elektriğini vücudumdaki sinir hücrelerine aktardılar. 
Geometri hocam gözümü çok korkuttuğu için -o bir psikopat- soruları çözmeye karar verdim. Başına oturdum, yarım yamalak notlar aldığım defretimi de önüme aldım, başladım. Aslında başlarda çok iyi gidiyordu. İlk birkaç testi hiç soru eksiği vermeden "doğru" çözmüştüm. Sevinçliydim, hayatımda ilk kez geometride zorlanmadan bir şeyler yapabiliyordum. Sonra ne mi oldu? İlk testlerin alıştırma taktiği dolayısıyla özellikle kolay olduğunu fark ettim. Sorular zorlaştıkça bir güvensizlik başladı. Suratın aşağıya doğru hareketi, sinirle kalem sallamalar, sonra rock müziğe başvurup siniri gırtlaktan çıkarmaya çalışmalar... 
Birkaç saat geçirdim böyle, sadece bir testi çözmeye çalışarak. Bardağı taşıran son damla doğru çözdüğüme emin olduğum(?) halde cevap anahtarının bana yanlış çözdüğümü söylediği o soruydu. Defalarca silip tekrar tekrar çözdüm, tam 40 dakika boyunca tek bir soru için uğraştım.
Kalemi bir bıçak edasıyla kaldırıp kitabın kalbine sapladım ve -her zaman yaptığım gibi- ağladım. Hayatımda ilk defa istemeyerek ağladım, kendimi susturmak için çabaladım. Ne kadar garip değil mi? Mavi Kartozu ağlamamak için çırpındı. 
10 dakika içinde sesim yükseldi, tabiri caizse höykürerek ağlıyordum. Artık bileklerimi kesmeyi falan düşünmüştüm ki annem ismimi haykırarak odaya daldı. Şaka yapıyorum. Kartozlarının bilekleri ve şah damarları yoktur. İntihar olasılığını düşürmek için. Zaten kartozları böyle bir şeyi ölüm için seçenek olarak düşünmezler. Şey, en azından ben düşünmüyorum.
Her neyse, yine de 40 dakika bir soru üzerinde çabalayıp çözememek kendimi aptal gibi hissettirdi. Sonra keşfettim ki o soruyu çözemememin sebebi benim aptallığım değilmiş, tamamen bu ödevi yetiştirememe korkusuymuş. Yani hepsi hocamın suçu, çığlık atarcasına bağırıp sözlülerimize sıfır vermekle ve zaten kırık olan sınav notlarımızdan puan kırmakla tehdit eden kişinin. Artık ne kadar korktuysam "Neden yetiştiremedin?" diye sorunca cevap verirken kekeledim. Konuşmamı düzeltebilmek için yüksek sesle kitap okuyup nefes egzersileri yapan Mavi Kartozu kekeledi. 
Hayatımda karşılaştığım bütün geometri öğretmenleri kafayı yemiş. Bundan önceki hocam şairim diye geçinen öğretmen oldu diye kafasını duvarlara vuran bir adamdı. Derse girip iyi yerlere girmek için çalışmamız gerektiğinden falan bahsederdi. Kendisi de çok çalışırmış sözde. Ama adama bakınca öğretmen olmak fikrinden soğurdu insan. Çalışınca bu olacaksa, olmasın derdi. O yüzden çalışmak istemezdi insan. Sonra da suç öğrencide olurdu.
Şimdiki de bundan farksız. Sorunu olmayan düzgün bir geometri öğretmenim olursa ben de geometri sınavlarından yüksek puan almazsam mavi değilim. Buraya da yazıyorum.
Bu arada, sözüm sana Öklid: Senden nefret ediyorum. Hayatımı mahveden bu geometriyi geliştirdiğin ve benim uğraşmak zorunda olduğum geometrinin ismi "Öklid Geometrisi" olduğu için senden nefret ediyorum. İki paralel doğru birbirini kesse ne olur, kesmese ne olur? Bana ne vektörlerden ben mühendis olmayacağım ki! Umarım sen ve vektörlerin cehennemde yanıyorsunuzdur, bu konudaki hislerim açık ve nettir.
İşte böyle koskocaman saçma bir yazı yazmamın sebebi içimdeki bu kocaman öfkenin parmaklarımın ucundan sızmaya başlamış olmasıydı.
Ödevim 500 soruya artırıldı ve benim bunu perşembeye kadar yetiştirmem lazım. 60 dakikada 20 soru çözen biri olarak yatıp kalkıp geometri çözüyorum. 
Beni bu kadar zorladığı ve öğretmenlerimi delirttiği için geometriyi hiç ama hiç mavi bulmuyorum.

1 yorum:

  1. Kesinlikle seni sonuna kadar destekliyorum.Ben 45 dakikalık sınav boyunca 2,5 taş çatlasa 3,5 soru çözen biri olarak geometriyi kınıyorum.Analitik geometri de ne ya?İsminde bile hayır yok.Ne işime yarayacak bilmiyorum.Derste ne yapıyoruz onu bile bilmiyorum.Hayatımın ilk 25'ini aldığım derstir kendisi.

    YanıtlaSil