Kartozlarının Yere Düşerken Çıkardığı Sesler

7 Nisan 2013 Pazar

Dengeki Daisy - En Mavi Papatya

Daisy ~ Daisy ~
Give me your answer, do ~
Uzun zamandır bir şeyler yazmak için fikir arıyordum. Uğruna yazılacak pek mavi bir şey yok son zamanlarda. İşte ne yazsam, ne yazsam diye düşünüyordum Daisy okurken. Sonra birden durdum ve kendi kendime dedim ki "Daisy niye bu kadar mavi? Ben neden Daisy hakkında yazmıyorum? Kurosaki böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?"
Velhasıl geldim, yazıyorum.


Dengeki Daisy benim manga dünyasına doğru ilk adımımdı. Bazen acaba ilk önce onu okumakla hata mı ettim diyorum, ama bu bir hataysa bile pişman değilim. Daisy'i okuduktan sonra yeni manga arayışlarına girdim birkaç tane oneshot okudum, Yumemiru Taiyou'ya ve Strobe Edge'e başladım. Ama hiçbiri beni tatmin etmedi. Daisy benim için yeri doldurulamaz bir şey.

Bu manganın ana karakterleri lise öğrencisi Kurebayashi Teru ve okulun hademesi(?) Kurosaki Tasuku. Teru'nun abisi bir bilgisayar dehası. İkisi birlikte yaşıyorlar ve aileleri yok. Teru ortaokula giderken abisi bir hastalık sebebiyle ölüyor. Ölmeden önce Teru'ya bir telefon bırakıyor. "Bu telefon Daisy'e bağlı. Kendini yalnız hissettiğinde seninle olacak. Abinin yerini alacak, Daisy her zaman yanında olacak," gibi şeyler söylüyor.
Daisy çok kısa, minicik, nefes almakla vermek arasındaki süre kadar kısa bir süre için gizli bir kahraman. Ama sonra anlaşılıyor kim olduğu hatta birinci cilt bile bitmeden. Tahmin edebileceğiniz gibi bu Daisy bizim hademe Kurosaki. Teru'nun abisinin en yakın arkadaşıymış meğer ve ölmeden önce kızı ona emanet etmiş abisi. İkinci ciltte görüldüğü üzere Sou-chan (yani abi) Kurosaki'yi de bir kenara çekmiş ölmeden önce ve demiş ki "Teru'ya iyi bak, o sana günahını hatırlatacak."
Nedir bu günah arkadaşım? Sen nasıl bir insansın da benim Kurosaki'min kendini affetmesine engel oluyorsun! Neden Teru'yu onun başına salıyorsun ha!
Neyse sakinim... 
Bir süre sonra kızı "emanet" konumuna düşüren günahın ne olduğu(sanki kız kaçak malmış gibi konuştum), Teru'nun etrafında ne gibi oyunlar döndüğü, kimin kim olduğu ortaya çıkıyor.
Büyük spoiler vermek istemiyorum, o yüzden çok konuşmayacağım ama şunu bilin: Kurosaki eskiden muhteşem bir hackermış ve "Jack O' Frost" adında yok edilmesi neredeyse imkansız bir virüs kodu yazmış. Mangadaki maceraların ve tehlikelerin çoğu bu virüsün kötü insanların eline geçmesini engellemek üzerine kurulu. 
Manga şu an 11. ciltte ve sanırım en son 54. bölüm yayınlandı. Ama Türkçe olarak verilen güncel 50. bölümde. (Evet, Türkçe okuyorum. Başka manga olsa belki İngilizce okumayı denerdim. Ama Daisy'de o kadar çok satır var ki gözüm yemedi.) Hikayenin şu an bulunduğu nokta çok iyi. Gidişatı mükemmel ve bittiğinde nasıl bir boşluk yaşarım bilmiyorum. Umarım ben gözlerim görmez olana kadar devam eder. Çizer Kyousuke Motomi-san'a saygılarımı iletiyorum.

Karakterlere gelirsek...
Kurebayashi Teru. 16 yaşında. Çoğu fan onu hiç sevmese de ben çok seviyorum. Çok sevimli ve komik bir kız. Mimikleri beni öldürüyor gülmekten. Ağladığı zamansa çok şirin oluyor. Garip ama onu Kurosaki'den kıskanmadım hiç. Genelde başrolleri birbirinden kıskanırım da.

Teru'nun benim için unutulmaz bir özelliği var. Kendini kötü hissettiğinde ve işler yolunda gitmediğinde hep özür diler, üzgün olduğunu söyler. Kurosaki, o ne zaman özür dilese üzülür. Çünkü Teru normalde insanlara teşekkür eder. Söyleyince garip geldiğini biliyorum ama okyunca öyle değil. Bir gün Kurosaki "Yine özür diliyorsun" gibi bir şey söyledi ve Teru o günden beri ona sürekli teşekkür etmeye başladı. Tehlikeli bir işe gidiyordu Kurosaki ve yaralanması hatta ölmesi muhtemeldi. Teru gitmeden ona sarıldı ve dedi ki "Döneceğini biliyorum. Döndüğün zaman hiç sebep yokken teşekkür edemem. Lütfen gelirken dondurma al." (Kahretsin, bu insanlar aşık olma ihtimalimi azaltıyorlar.)
Teru'nun harika bir repliği var. "Kel kal Kurosaki!!" Çizer bir gün Kurosaki'nin saçlarını çizmenin çok yorucu olduğunu söyledi ve Teru'ya onun saçlarına lanet etme görevi vardı. Ehehe.
Daisy okuyan birinin yanında "kel", "kel kalmış", "kel kal" gibi kelimeleri kullanırsanız hafif hafif sırıtmaya başlar. Çünkü Teru sakin sakin konuşurken lafının arasına gülümseyerek de "Kel kal Kurosaki" cümlesini sokabilir. Gözleriniz dolmuşken birden gülmeye başlayabilirsiniz yani ehehe.
Kel kal Kurosaki!
Kurosaki Tasuku. 24 yaşında. Sigara içiyor, saçları sarıya boyalı. Manganın ilk bölümlerinde "örnek alınmaması gereken yetişkin modeli" olarak dalga geçiliyordu kendisiyle.
Ama bence dünyanın bütün erkekleri onu örnek alsa hayatımız daha güzel olurdu.
O, çirkin hademe giysisiyle bile karizmatik duran, zekasına ayrı, yumruklarına ayrı güvendiğimiz biri.
Ağladığı çok nadir görülmüştür ama çevirmenler bile ağladığında not düşerler "Ağlama Kurosaki!" şeklinde. Beni ağlatan tek mangadır bu, hep bu çocuk yüzünden hep.


Yan karakterlerin hepsini ayrı ayrı severim. Ama içlerinden başarıyla sıyrılan bir tane var ki kendisi kesinlikle mucize diyebilirim.
Soyadını unuttuğum insan, Kiyoshi! Teru'nun en yakın arkadaşı. 16 yaşında. İnek görünümünün altında tapılası birini saklayan mükemmel kişi.
İlk zamanlar ondan savunmasız küçük erkek çocuğu olarak bahsedilse de inanılmaz bir şekilde büyüdü ve bu utanç verici halinden kurtuldu. Bilgisayar ve virüs olaylarında Sou-chan'ın arkasında bıraktığı ekibe yardım ediyor. Ayrıca Kurosaki'yle iş birliği içerisindeler. Hangi konuda mı? Tabii ki Teru'yu koruma konusunda.
Garip ama bazen Kiyoshi ana karakterlerin önüne geçiyor benim için. Yâver takıntım var, ne yapabilirim.
Ayrıca bütün o mütevazilik, ağırbaşlılık gibi vasıfların yanında inanılmaz karizmatik görünüyor, özellikle okul üniformasıyla.
Manganın en uçuk kaçık, hatta bazen gıcık olan kızına aşık olmak üzere oluşu da akıllı olmasına rağmen aşk adamı olduğunu da gösteriyor. (Ne çok ol- dedim.)
Kısacası Kiyoshi tam benim tipim. Hatta Kurosaki ile Kiyoshi arasında seçim yapmak zorunda kalsam seçemezdim. 
Ve bir de şuna bakın lütfen:
Hadi gelin de inek birinin güçlü ve karizmatik oluşunun sizi tavlamasına izin veremeyin. Yapabiliyorsanız yapın hadi. (Seni seviyorum, Kiyoshi-kun!)
Bütün karakterlerden bahsetmek isterim aslında ama orasını da siz kendiniz öğrenin. Dengeki Daisy sizi şu adreste bekliyor: Dengeki Daisy
47. bölümün ismi "Daisy Bell". Bu bölümde bir şarkıdan söz ediliyor. Biz Daisy hayranları çoktan şarkıyı dilimize doladık. Çünkü okumayı bitirip gerçek dünyaya döndüğümüzde Daisy'i bize hatırlatan çok şey yok. Lütfen mavileyin!

Şarkımı da verdim, yazımı burada bitiriyorum. Lütfen Daisy'i mavileyin.
Kel kalın! Ah, pardon. Mavi kalın demek istemiştim...

7 yorum:

  1. Senin tavsiyenle okumaya başladım az önce. Gerçi daha ilk bölümü bile bitirmedim ama şimdiden sevdim. Çizimler gerçekten çok hoş, kız çok sevimli. Maviledim!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mavilemene çok sevindim, umarım ilerleyen bölümlerde de eğlenirsin :)

      Sil
  2. yazının başlığını görünce direk atladım tabii. uzun süre önce başlamış ama yarım bırakmıştım, şimdi senin verdiğin gazla devam edip arayı kapatmaya çalışıyorum. gidip gelip arkadaşlarıma "kel kal" diyorum, sonunda sağlam dayak yiyeceğim.
    baştan aşağı papatya ve mavi dolu daisy. bana sorarsan en mavi yönü kurosaki, her tebessümüne ayrı eriyorum!
    ben maviledim, herkes mavilesin!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yarım bırakmak gibi bir hatadan seni döndürdüğüme çok mutlu oldum gerçekten. Tam gaz devam ehehe ^^

      Sil
  3. ilk bölümü okudum az önce. henüz ismini ezberleyemediğim hacker kardeşimiz karizmadan ölüyor. teru da çok sempatik bir kız. okumaya devam edeceğim galiba. tavsiyen için teşekkürler!

    YanıtlaSil
  4. Ku-ro-sa-ki, aslında ismi çok kolay ve mavi. Umarım bir an önce ezberleyebilirsin.
    Ayrıca tavsiyemi dinlediğin için ben teşekkür ederim! :)

    YanıtlaSil
  5. bnimde manga dünyasına attığım ilk adımdır daisy.Kız kardeşim sayesinde gördüğüm sonra ise okumaktan vazgeçemediğim bitmesin diye hep yavaş yavaş sindire sindire okuduğum canım sıkıldıkça kel kal kurosaki diye bağırdığım beni baya etkileyen bir mangadır. Seninde bu mangayı mavilediğini görmek beni baya mutlu etti

    YanıtlaSil