Kartozlarının Yere Düşerken Çıkardığı Sesler

31 Mart 2016 Perşembe

Mavi'nin Kitaplığı - Kadının Fenni

Selam dostlar!
Kapıdan baktırıp kazma kürek yaktıran güvenilmez mart ayını saymazsak, yarın baharın ilk günü. Vizelerini bitirmiş ve rahatlama boşluğuna düşmüş olan bu Mavi'niz bir haftadır evden hiç çıkmadı. Çünkü yorulmaktan bıkmıştı, kafasını dinlemek istemişti.
Bu süre zarfında da ders kitaplarını odasının en uzak köşesinde bıraktı ve sonunda aylardır okuma fırsatını bulamadığı kitaba kavuştu!
Bir kitap yazısı yazmayı hep çok istemişimdir ve hep çok yetersiz olduğumu düşünmüşümdür.
Ama dün bloga olan özlemim katlanılmaz bir hal aldı, ben de çaresizce yazacak bir şeyler aramaya başladım. Sonra da elimden bırakamadığım bu kitapla göz göze geldik.
Ben normalde arkadaşlar arasında da kitaplardan falan konuşmayı sevmem, daha bana özel olsun isterim. O yüzden biraz acemice olacak ama gerçekten anlatmak istiyorum şimdi.
Feyza Altun Meriç öğrencisi olduğum üniversiteye konuşmacı olarak geldiğinde gerçekten çok heyecanlanmıştım. Her ne kadar onunla ilgili bilgim bebeği kucağında duruşmaya gittiği haberlerle sınırlı olsa da o bile yetiyordu bütün gün durmadan onu dinleyeceğim için ne kadar mutlu olduğumdan bahsetmeme.
Güzel bir sohbetin ardından bir de kitaplarını imzalamak için vakit ayırdı bize. Hava atmak gibi olmasın beraber fotoğraf bile çektirdik ehehe.
Fakat o günden sonra ben bunu okurum bir ara diyerek çalışma masamın kenarına bıraktığım kitaba dokunmadım. Ders kitaplarına gömülmüşken bana bakıp "okusana beni, hadi aç kapağımı" deyişi yok mu, ah içim gidiyordu. Ama bir türlü nasip olmadı. Vizeler biter bitmez aldım onu oturduğu yerden, başladım okumaya. İyi ki daha fazla beklememişim.
Kitapta ne anlattığını detaylandırmak istemiyorum açıkçası. Çünkü daha adından bile anlıyorsunuz az çok. Kadınların neden kadınların yanında durması gerektiği, hatta erkeklerin neden kadınların yanında durması gerektiğini en güzel dille anlatmış. Üstelik bunu bir uzman gözüyle değil bir anne kadın olarak anlatmış.
Başlarda kitaptan çekindiğimi itiraf ediyorum. Çünkü Feyza Hanım'ı dinledim kitabı okumadan önce. Nasıl anlatsam sanki bu kitabı okumak için gerekli bir olgunluk seviyesi varmış da benim o seviyeye gelebilmek için kırk fırın ekmek yemem lazımmış gibi hissediyordum. Bir de korkuyordum. Ya benim dinlediğim kadınla okuduğum kadın farklı olursa diye; bu korku yalnızca ona özel değil üstelik, pek çok insana karşı duyuyorum bu korkuyu. Çünkü yazarken doldurması daha kolay, nasıl anlatsam... Ah bilmiyorum. Ama umarım anladınız beni. (Mavi'nin burada gözleri dolar çünkü kendini ifade edememek acı verici bir şeydir.)
Ama korkum ve çekincem kitabı okumaya başladığım an silindiler. İlk bölümü okudum; bir baktım ikinci, üçüncü bölümü okuyorum. Kapılıvermişim. Bir arkadaşla konuşur gibi okuyorum, anlıyorum, hissediyorum her kelimesini.
Öyle hissettim ki iki sayfada bir gözyaşlarına boğularak okudum. Burada lafı muhtemelen hiç geçmeyen çoğu konu hakkında Feyza Hanım'la aynı fikirleri paylaşıyoruz. İnsan kendi hislerini başkasının ağzından, üstelik tecrübenin getirisiyle zenginleşmiş şekilde okuyunca duygulanmadan edemiyor. Her sayfasına gözyaşlarım damladı kitabın.
Benim için özel bir kitap oldu anlayacağınız Kadının Fenni. Ama öyle bir kere okuyup bir daha elinizi sürmediğiniz özel kitaplardan değil, her zaman elimin altında tutacağım özel kitaplardan.
Kitabın içinden aldığım çok not oldu ama en hoşuma gideni sizinle paylaşmadan edemeyeceğim.
"Görülmemiş şey," dediler.
Sayemde gördüler. diyor Feyza Hanım. Gözlerimde yaşlar, yüzümde bir gülümsemeyle "Gördüm," diyorum ben de. Beni anlayan insanlar da varmış. Üstelik eminim Feyza Hanım yalnızca bir aracı buna, beni anlayan kim bilir ne kadar kadın var dünyada. Yalnızca kabuğumdan çıkmasını bilemiyorum. Bir de belki bulursam ağlarım diye korkuyorum. İyi ki Feyza Hanım'la yüz yüze gelmeden önce okumamışım kitabı, yoksa ağlamaktan dinleyemezdim herhalde ehehe.
Allah'ım nasıl da heyecanlıyım bu yazıyı yazarken kelimeleri toparlayamıyorum. Eğer bir kadınsanız bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Annem gibi "ben kadınlığın kitabını kendim yazmışım" demeyin lütfen. Bu kitap sizin kitabın dostu olsun, olmaz mı?

Yazıyı sonlandırmadan önce yazmak için cesaretini toplayabilen kendime ve bu kitabı yazan Feyza Hanım'a teşekkür ederim. Acemiliğim için de okuyan herkesten özür dilerim (T_T)
Bir de Feyza Hanım'a kitabımı imzalarken heyecandan söyleyemediğim, söyleyemediğim için kızarıp domates gibi olduğum bir şey var ki onu da burada söylemek isterim: "Benim adım Mavi. Tanıştığıma memnun oldum."
Mavi kalın dostlar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder