Kartozlarının Yere Düşerken Çıkardığı Sesler

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Bu yazıya mavili bir başlık bulamadım.

Selam dostlar.
Ben "bu yaz çok planım var" diyerek hiçbir şey yapmadan bir ay geçirmiş çok muhterem Mavi Kartozu, öldüğümü sanmamanız için güncel yazmaya karar verdim.
Taşındığımdan beri çok meşgulüm ve meşgul olamayacak kadar tembel biri olduğum için bu meşguliyetime engel olamıyorum, onunla beraber sürükleniyorum. Bu yüzden analizini yazmak istediğim diziyi bitiremiyorum, izlemek istediğim filmleri izleyemiyorum. Haliyle blogum yeniden hayaletleriyle baş başa kalmak zorunda kaldı.
Peki nedir benim bu bitmek bilmeyen meşguliyetim? Aslında pek bir şey değil. En büyük sebebin memleketime taşınmak olduğunu söyleyebilirim çünkü kan bağım olan insanların yüzde doksanı burada yaşıyor ve yaz aylarında olduğumuz için sürekli olarak onlarla görüşüyoruz. Evden çıkmadığım bir güncük bile yok, ki bu benim ayakkabı giymeyi sevmeyen yapıma çok ters düşüyor.
Haliyle evde kendi kendime bir şeyler yapmayı özlüyorum. Ama eve girince yapmak istediğim şeyler o kadar çok oluyor ki sonunda düşünmekten yorulup yapmamaya karar veriyorum ve günü sadece oje sürerek kapatıyorum.
Tabii oje sürmek dışında az da olsa yapabildiğim şeyler var. Bol bol çeviri yapıyorum ve bir gece ansızın zamanlama öğrendim. Kendime yeni şarkılar buluyorum. Tam zamanlı netizenlik yapıyorum -her zamanki gibi-
Eğer bu yazıyı 15 gün önce yazsaydım o zaman size mutlu mutlu "kitap okuyorummmmmm!!!!!" diyebilirdim ama bu sıcaklar yüzünden kitap da okuyamıyorum. Gerçi sıcaklar bahane, beynimin henüz bu sınav stresini tam atlatamadığını düşünüyorum. Bu yüzden kitap okumak için odaklanmak hala çok zor, ama bunu daha sonra halledeceğim.
ÇÜNKÜ ÜNİVERSİTEYİ KAZANDIM ve kocaman bir kütüphanesi var.
Aslında her şey yolunda. Sadece CNBLUE ve VIXX durgunluk döneminde oldukları için biraz depresyona giriyorum arada, o kadar. Bir de çokça çamaşır astığım için.
Ah bir de... Arada bir girip kendi blogumu okuyorum. Ben bu blogu üç yıl önce açtım dostlar. Üç yıl önce bu blogtan beklentilerim çok, çok, çook farklıydı. Tabiri caizse popüler olmak istiyordum, insanlar ben yazı yazayım diye deli gibi beklesin istiyordum. Yazı yazdığımda bir sürü yorum gelsin istiyordum, insanlar orada burada benden bahsetsin istiyordum. Üç yıl geçtiği için utanmadan söyleyebiliyorum bunları size. Anlayın istiyorum, üç yıl önceki Mavi'yle şimdiki Mavi arasındaki farkı görün. Üç koca yıl, çok şey değiştiriyor.
Ben öyle istediğim kadar popüler bir blog olamadım ama gelin görün ki artık o popülerliği de istemiyorum zaten. Bu blogun amacı artık popüler biri olmak değil. Bu blog artık kalbimi açabileceğim, doğuştan içimde olduğunu bildiğim boşluğun üstünü örtebileceğim, içimde birikenleri akıtabileceğim ve sevdiğim şeyleri paylaşabileceğim bir yer. Bu blog benim ikinci evim ve siz, blogumun hayaletleri, benim evimin en güzel misafirlerisiniz.
Son zamanlarda blogun istatistiklerine bakarken çok sık gördüğüm bir olay var. Bir gün içinde 100'den fazla tık aldığım günler çok oluyor. O günler, birinin bloguma girip nerdeyse bütün yazılara tek tek baktığı günler. Ve o insanlara söylemek istediğim bir şey var.
"Mavi'nin evine hoş geldiniz. Lütfen eski yazılarımı çok dikkate almayın, olur mu? Çünkü ben değiştim ve eskiden söylediğim bazı şeyler geçerliliğini kaybetti. Hakkımda bir fikir edinmek istiyorsanız, lütfen daha yeni yazılarımı okuyun. Geldiğiniz için teşekkür ederim."
Yeni ziyaretçilerime yapmayı günlerdir planladığım konuşmayı da yaptığıma göre yavaş yavaş gideyim ben.
İzlediğim dizi bitmek üzere, iki bölümcük kaldı sadece. İzlemeyi planladığım bir film de var, o yüzden çok uzun süre beklemeyeceksiniz. Ama bana güzel filmler önerirseniz, tercihen dili Asya dillerinden olan filmler, çok güzel olur gerçekten. Böylece sizin istediğiniz filmler hakkında bir analiz yazabilirim belki! Çok fazla teklif geleceğini sanmıyorum ama bunu da buraya bırakayım dedim.
Ayrıca, 29'unda blogum 3 yaşına girecek ama bir kutlama yazısı yazmayı düşünmüyorum. Kutlamayı dördüncü yıl için planlıyorum. Sadece bilin istedim, bu güzel maviş evin doğum günü. Benim yuvam koskoca 3 yıl devirdi ehehe ^^
Bu yazıda çok fazla 3 dedim.
Artık bitmeli.
Kendinize iyi bakın.
Bu yazı için kapanış şarkımız çevirisini ve altyazısını benim yaptığım ilk şarkı: I'm Fine!
Ve evet! Biliyorum! Altyazı biraz ufak, görmesi zor ama lütfen benim için bir kez izleyin! Göstermekten gurur duyduğum bir şey bu.
Yazımı okuduğunuz ve benim gibi bir tembele katlanmaya devam ettiğiniz için teşekkürler. 
Mavi kalın ~

4 yorum:

  1. Yok Mavi'cim ne beklemesi ya alt tarafı 28 gündür yazmıyorsun yani aşk olsun..:D
    O değil de yazının belli bir konusu olmadığımdan ne diyeceğimi bilemiyorumm...İstediğin bölümü kazandın mı? Umarım öyledir! ^^
    Herneyse tatilin umarım güzel geçiyordur. Benimki yeterince sıkıcı geçiyor, kitaplarım olmasa ölürdüm heralde :D Sıcaktan mıdır nedir, pek kitap okuyamıyorum bu ara ama sen yine de çok beğendiğin bir kitabı tavsiye edersen sevinirim...^^
    Film önerisi olarak; aslında çok nadir film izlerim... Ama eğer izlememişsen Maundy Thursday' i tavsiye ediyorum. Kang Dong Won'a vurulduğum filmdir kendisi eheheh. Pek yaz filmi değil ama..İzlediysen düşüncelerini yaz lütfen...

    Mavi Günlerr!! ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maundy Thursday benim en sevdiğim Kore filmi. İnanamıyorum bir an ağzım açık kaldı bunu söylediğinde ehehe ^^ Üstüne bir şeyler yazamayacak kadar çok seviyorum o filmi o yüzden kısaca burada özetleyebilirim. Dünyadaki en kirli ama en saf hikayelerden birine sahip bence bu film. İlk izlediğim zaman günlerce her aklıma geldiğinde beni ağlatmıştı. Son sahnesini ne zaman izlesem tüylerim diken diken olur. İki başrolü de çok seviyorum ve performansları muhteşemdi. Ah daha fazla ne söyleyebilirim bilmiyorum, gerçekten sevdiğim şeyler hakkında konuşmak benim için çok zor. Ama zevklerimiz aynı olduğu için çokça sevindiğimi belirtmeliyim.
      Ve evet istediğim bölümü kazandım ve hayır tatilim oldukça sıkıcı geçiyor ehehe. Teşekkür ederim hep geldiğin için, mavi günler ~

      Sil
    2. Ben de çok şaşırdım. İzleyip yazı yazdın mı diye bloğuna baktım ama yazı göremedim, izlemediğini düşündüm :D Benim de en sevdiğim filmlerden biridir. Film değil de kitap olarak çıkarsalar kitapla uyurdum soğuk kış günler.Replikleri, hikayesi, oyunculuklar,o iki kardeşin yaşadığı olaylar, nike ayakkabı, şükran günü şarkısı, ve finali...Yemin ederim tekrar tekrar izlemek istiyorum ama kıyamıyorum. Çok seviyorum...
      ''Bu benim yaşadığım ilk kış mevsimiymiş gibi hissediyorum,
      belki de son kış olabilir…''
      ''Korkuyorum, şükran günü şarkısı bile işe aramıyor korkuyorum...''
      Mavi, bunları yazarken bile hüzünleniyorum...Keşke her gün perşembe olsa..

      Mavi geceler...^^

      Sil
    3. Resmen en sevdiğim replikler TT Seninle bir şeyler paylaşmak çok güzel gerçekten TT

      Sil