Kartozlarının Yere Düşerken Çıkardığı Sesler

11 Eylül 2018 Salı

31, 41, 51

selam dostlar.
uzun zaman oldu, değil mi? ömür geçti sanki. söylemek istediğim o kadar çok şey birikti ki yine birkaç cümle yazıp zırlayıp o birkaç cümleyle hepsini akıtmışım gibi hissedeceğim ve hiçbirini söylemeden gideceğim.
bloga uğramamamın tek bir sebebi var: kaçmak. ama sizden değil kesinlikle. yazması çok çok zor olan, tıkanma üstüne tıkanma yaşadığım ama bitirme işini inada bindirdiğim kırmızı kamelya'yı yazamadığım için kendimden ve bu gerçekten utanıp ertelediğim için sizlerden kaçıyordum. 
bugün kaçamıyorum artık. çünkü taşmam lazım.
bu sene en yakınlarımın ağzı da dahil olmak üzere herkesten en çok duyduğum ve en çok duyduğum için beni en çok yaralayan şey yalnızlığıma yapılan göndermelerdi hiç şüphesiz. bazen kendimi genç olduğuma inandırmam epey zaman alıyor bu lafları duyduktan sonra. hayatımı eksik yaşamadığımı, 31, 41, 51 yaşına gelsem de asla eksik olmayacağımı insanlara gösteremediğim kadar kendime de gösteremiyorum artık.
eskiden yalnızlığın en kötü tarafının insanların yalnızlığımı anlayamaması olduğunu zannederken şimdi herkesin bu durumun farkında olması ve mavi, çok yalnızsın biliyoruz, artık bir şeyler yap demesi cehennemden kalbime düşen bir kıvılcım gibi acıtıyor.
sanki ben bir şey yapabilirmişim gibi.
bu sene çok şeyi çözdüm ben içimde. içimi acıtan şeyleri insanlardan gizlememeyi, daha fazla içimi acıtmalarını engellemeyi öğrendim. bunu da yaşamak varmış, bunu yaşayınca böyle yapılırmış demeyi öğrendim. insanları uzaklaştırmadan üzerime zırh giymeyi öğrendim. öyle sanıyordum.
sanırım tam kalbimin olduğu yerde birkaç delik bırakmışım. insanlar da anca buradan dokunabiliriz bu kıza diye savurup duruyor kelimelerini. kötü niyetli değiller, ama zaten benim içimi ne zaman kötü niyetliler yakabildi ki?
iyiliğe boğmak isterken görmezden geldikleri için acıyor.
beni görmezden geldikleri için.
ama bir yolunu bulurum eninde sonunda. yolunu bulmadığım ne var ki bu hayatta? zırhımdaki o koca deliği de kendi ellerimle doldururum.
işte bu kadar.
mavi ağladı.
ağladı.
ve bitti.
bitmiş gibi yapacak güce sahip yeniden. üstelik içinde tuttuğu şeylerin sadece birini anlattı, o da daha demin olan bir şeyin tetiklemesi yüzünden.
açılışı yaptığıma göre, bloga daha sık yazabilirim. belki de yazmam. kırmızı kamelya ise bir gurur meselesi artık. selametle kalın.
mavi geceler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder